Dağların bereketi şifalı pancarlar
Dağların bereketi şifalı pancarlar
Hakkari’de karların erimesiyle dağlarda başlayan pancar mesaisi, hem geçim kaynağı hem de kültürel miras olarak yeniden hayat buluyor.
Fotoğraf: MA
Asopress - Hakkari ve ilçelerinde baharın gelişiyle birlikte yüksek rakımlı dağlarda karların erimesi, bölge halkını yeniden doğayla buluşturdu. Nisan ayının son günlerinden itibaren başlayan pancar toplama mesaisi, yörede yalnızca ekonomik bir kazanç değil, aynı zamanda kültürel ve ekolojik bir yaşam biçimi olarak öne çıkıyor.
Beyaz örtünün çekilmesiyle birlikte dağların eteklerinde beliren **Mendê, Kengir, Rêvas, Bûkê, Lûşe, Stêrkê, Hegedan, Tirşok ve Siyabo** gibi onlarca farklı şifalı ot, halk için kışlık yiyecek deposu ve doğal şifa kaynağı anlamı taşıyor. Sabahın erken saatlerinde başlayan ve saatler süren yürüyüşlerle toplanan bu bitkiler, bazı aileler için geçim kaynağı olurken, kimileri tarafından da evlerde kış için saklanıyor.
Yasaklı Yaylalar Yeniden Hayat Buluyor
Yıllarca “özel güvenlik bölgesi” ilan edilerek halkın girişine kapatılan Hakkari’ye bağlı **Dizê Köyü** ve **Şivişki Vadisi**, yasakların kalkmasıyla yeniden pancar toplayıcılarının uğrak yeri oldu. Köyde bugün yerleşim bulunmasa da, bölge halkı atalarının topraklarına dönerek doğayla kurdukları kadim bağı sürdürüyor.
Köyüne yıllar sonra gelen 67 yaşındaki Sait Çiftçi, sabah saat 05.00’te başladığı pancar mesaisini şöyle anlatıyor:
“Buradaki pancarların çoğu kanser gibi ciddi hastalıklar için şifa niyetine kullanılıyor. Her bitki bir hazine. Biz de bunu bildiğimiz için her bahar tekrar doğaya dönüyoruz.”
Doğadan Sofraya: Bir Kültürel Hafıza
Şivişki Yaylası’nda pancar toplayan bir diğer yurttaş Zehra Çiftçi, bölgeye ilk kez geldiğini ve gördüğü bitki çeşitliliğine hayran kaldığını dile getiriyor:
“Bukê, Lûşê, Kîvark gibi bitkileri topladık. Temizledikten sonra kış için poşetleyip saklıyoruz. Bu bitkiler Keledoş, Dewîn gibi yöresel yemeklerde çokça kullanılır. Bu hem ekonomik hem kültürel bir birikim.”
Pancarların kış sofralarında peynirli karışımlardan çorbalara kadar birçok yemekte kullanıldığına dikkat çeken Çiftçi, doğaya dönüşün aynı zamanda bir yaşam dengesini koruma çabası olduğunu vurguluyor.
Barış İçin Yaylalarda Bir Nefes
Yaylayı geçmişteki yasaklar nedeniyle uzun süre ziyaret edemediğini belirten 71 yaşındaki Hacı Çiftçi ise, doğaya erişimin özgürlükle eşdeğer olduğunu söylüyor:
“Eskiden karakoldan izin almadan buraya adım atılamazdı. Şimdi barış ortamı sayesinde buradayız. Herkesin korkmadan, eşit ve kardeşçe yaşadığı bir ülke istiyoruz. Doğanın herkes için açık olduğu bir gelecek umut ediyoruz.”
Toprağın Hafızası, Gelecek Kuşakların Sorumluluğu
Yıllar sonra doğayla yeniden buluşan yurttaşlardan Zübeyde Çiftçi ise, bu toprakların yalnızca geçim kaynağı değil, kültürel bir miras olduğunu söylüyor:
“Bu bitkiler bizim mirasımız. Gençler sahip çıkmazsa bu gelenek yok olur. Bukê pancarının bir bidonu köyde 600 TL’ye satılıyor. Ama biz satın almıyoruz, emeğimizle topluyoruz. Doğa bize yeter.”
Ekosistem ve Kültür Yan Yana Yürüyor
Hakkari’nin yüksek yaylalarında şifalı bitki toplama geleneği, yalnızca ekonomik bir etkinlik değil; aynı zamanda bölge halkının doğayla kurduğu dengeli ilişkinin canlı bir örneği. Sürdürülebilir yaşamın parçası haline gelen bu gelenek, bir yandan yaban hayatına zarar vermeden doğadan yararlanmayı esas alırken, diğer yandan kuşaklar arası kültürel aktarımı da sağlıyor.
Yurttaşlar, uzun ve zorlu bir günün ardından topladıkları pancarları taşıyıp bir araya geliyor, stranlar söyleyerek hem doğayla hem birbirleriyle kurdukları bağı güçlendiriyor.
Kaynak: MA
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.