Kürt kentlerinde sosyal sığınak olarak kafeler

Yaşam 17.09.2025 - 09:47, Güncelleme: 17.09.2025 - 09:47
 

Kürt kentlerinde sosyal sığınak olarak kafeler

Kürt kentlerinde hemen her gün yeni bir kafe açılıyor. Peki açılan bu kafeler işsiz gençlerin olduğu kentte nasıl olur da açılıyor? Gençler burayı sığınak olarak mı görüyor?
Fotoğraf: Sosyal medya Asopress - Dicle Fırat Zana  Batman’da bir sabah yürüyüşüne çıktığınızda, adım başı bir kahve zincirine ya da yeni açılmış butik kafeye rastlamamanız neredeyse imkânsız. Kahve kokusu sarıyor her yeri. Lakin bu koku, toprağın değil artık. Ne bin yıllık Mezopotamya’nın kokusu var havada, ne de ev içlerinden gelen o tanıdık menengiç kahvesi… Şehirde yaygınlaşan şey kahve değil sadece; aynı zamanda bir çelişkinin, bir yüzeyselliğin, bir “yeni yaşam tarzı” illüzyonunun da kokusu bu. Kahveye Hücum: Gerçek Mi, Yüzeysel Bir Tüketim Patlaması Mı? İşsizlik oranlarının ülke ortalamasının üzerinde olduğu Batman gibi bir kentte, nasıl oluyor da her ay yeni bir kahveci açılıyor? Bu soruya verilecek her cevabın, bizi bu toplumsal yapının görünmeyen fay hatlarına götürmesi gerekiyor. Zira kentteki gençlerin önemli bir kısmı işsiz ya da güvencesiz çalışıyor. Kadın işgücüne katılımı hâlâ oldukça düşük. Tarımda verim düşüyor, sanayi üretimi tekelleşmiş ve merkeziyetçi yatırımların kontrolünde. Ama kahveci açmak moda. Çünkü insanlar artık hayal kurmak yerine vitrin kuruyor. Çünkü biz Kürtler, artık kendi coğrafyamızda üretmeden, sadece “tüketici” olarak var olmaya mecbur bırakılıyoruz. Bu kahve dükkanları sadece kahve satmıyor. Aynı zamanda güvenlikli, konforlu, “güzel görünen” mekânlar satıyor. Gençlerin bir araya gelebildiği, kadınların rahat hissedebildiği, sosyal medyada paylaşmaya uygun estetik mekânlar sunuyor. Bu yönüyle, Batman’daki kafeler birer “sosyal sığınak” hâline geliyor. Çünkü sokaklar hâlâ güvensiz. Çünkü gençlerin oturabileceği kamusal alanlar yok. Çünkü kadınlar parkta oturduğunda rahatsız ediliyor ama kafede “müşteri” olunca kimse dokunamıyor. Yani kahveciler bir ihtiyaca cevap veriyor, evet. Ama bu ihtiyaç neden doğdu, onu kimse sormuyor. Bu bir sınıfsal değişim değil; bu, sınıfsal boşlukların içine dökülen köpüklü bir kahve. Ekonomi Değil, Algı Yönetimi Batman’da bir kahve zincirinin günde 50 kilo kahve sattığını duymak şaşırtıcı olabilir. Ancak bu verinin ardında, gerçekten sürdürülebilir bir ekonomi yok. Dönemsel bir “tüketim gösterisi” var. İnsanlar iş bulamadığı için değil, “başka seçeneği olmadığı için” kahveci açıyor. Çünkü kahveci açmak, son yıllarda yeni nesil "küçük burjuva hayali"ne dönüştü. Lokanta açmak yerine kafe açmak daha havalı geliyor. İş yapmasa bile görünüşü kurtarıyor. Ama kaç işletme bir yılı doldurabiliyor? Kaçı vergi borcunu düzenli ödüyor? Kaçı çalışanlarına sigorta yapıyor? Bu soruların cevabı yok. Kahveciler çoğalıyor, evet. Ama kahveyle birlikte borçlar da, umutsuzluk da çoğalıyor. Kürt Kentlerinde Bir Modernleşme İllüzyonu Batman’da yükselen bu “kahve medeniyeti”, bize yeni bir modernlik vadetmiyor aslında. Bu, kopyala-yapıştır bir yaşam tarzının, Anadolu’daki taşra kentlerine zorla eklemlenmiş hâli. İstanbul’da ne varsa Batman’da da o olacak sanılıyor. Oysa bu halk, kahvesini bir zamanlar tandırın kenarında içiyordu. Emeği, kadimliği, üretimi vardı. Şimdi her şey hazır paket. Kahve bile, baristanın eliyle değil, makinenin tuşuyla geliyor. Ve biz bunu “ilerleme” sanıyoruz. Kahve Var, Umut Yok Batman’da her kahveci açılışı, bir yönüyle kutlanacak bir şey gibi sunuluyor. Ama ben her açılan kafe tabelasında, açılmamış bir fabrika kapısı görüyorum. Her yeni kahve menüsünde, unutulmuş bir zanaatkâr görüyorum. Her “açılışa özel indirim” afişinde, ücretsiz kurs bekleyen gençleri görüyorum. Batman kahveyle değil, işle, üretimle, adaletle kalkınmalı. Biz Kürtler için modernlik, taklit değil; özgünlük olmalı. Bu toprağın kokusu, menengiçtir; karton bardaklardan içilen karamel aroması değil. Ve oryantalist önermelerde bulumadan Kürtler her şeyin en iyisine layık... Sizce de bu işte bir sorun yok mu? Kahve işin elbette bahanesi kimliksizleştirilmenin araçlarına yenik mi düşüyoruz?  
Kürt kentlerinde hemen her gün yeni bir kafe açılıyor. Peki açılan bu kafeler işsiz gençlerin olduğu kentte nasıl olur da açılıyor? Gençler burayı sığınak olarak mı görüyor?

Fotoğraf: Sosyal medya

Asopress - Dicle Fırat Zana 


Batman’da bir sabah yürüyüşüne çıktığınızda, adım başı bir kahve zincirine ya da yeni açılmış butik kafeye rastlamamanız neredeyse imkânsız. Kahve kokusu sarıyor her yeri. Lakin bu koku, toprağın değil artık. Ne bin yıllık Mezopotamya’nın kokusu var havada, ne de ev içlerinden gelen o tanıdık menengiç kahvesi… Şehirde yaygınlaşan şey kahve değil sadece; aynı zamanda bir çelişkinin, bir yüzeyselliğin, bir “yeni yaşam tarzı” illüzyonunun da kokusu bu.

Kahveye Hücum: Gerçek Mi, Yüzeysel Bir Tüketim Patlaması Mı?

İşsizlik oranlarının ülke ortalamasının üzerinde olduğu Batman gibi bir kentte, nasıl oluyor da her ay yeni bir kahveci açılıyor? Bu soruya verilecek her cevabın, bizi bu toplumsal yapının görünmeyen fay hatlarına götürmesi gerekiyor. Zira kentteki gençlerin önemli bir kısmı işsiz ya da güvencesiz çalışıyor. Kadın işgücüne katılımı hâlâ oldukça düşük. Tarımda verim düşüyor, sanayi üretimi tekelleşmiş ve merkeziyetçi yatırımların kontrolünde. Ama kahveci açmak moda.

Çünkü insanlar artık hayal kurmak yerine vitrin kuruyor.

Çünkü biz Kürtler, artık kendi coğrafyamızda üretmeden, sadece “tüketici” olarak var olmaya mecbur bırakılıyoruz.

Bu kahve dükkanları sadece kahve satmıyor. Aynı zamanda güvenlikli, konforlu, “güzel görünen” mekânlar satıyor. Gençlerin bir araya gelebildiği, kadınların rahat hissedebildiği, sosyal medyada paylaşmaya uygun estetik mekânlar sunuyor. Bu yönüyle, Batman’daki kafeler birer “sosyal sığınak” hâline geliyor. Çünkü sokaklar hâlâ güvensiz. Çünkü gençlerin oturabileceği kamusal alanlar yok. Çünkü kadınlar parkta oturduğunda rahatsız ediliyor ama kafede “müşteri” olunca kimse dokunamıyor.

Yani kahveciler bir ihtiyaca cevap veriyor, evet. Ama bu ihtiyaç neden doğdu, onu kimse sormuyor.

Bu bir sınıfsal değişim değil; bu, sınıfsal boşlukların içine dökülen köpüklü bir kahve.

Ekonomi Değil, Algı Yönetimi

Batman’da bir kahve zincirinin günde 50 kilo kahve sattığını duymak şaşırtıcı olabilir. Ancak bu verinin ardında, gerçekten sürdürülebilir bir ekonomi yok. Dönemsel bir “tüketim gösterisi” var. İnsanlar iş bulamadığı için değil, “başka seçeneği olmadığı için” kahveci açıyor. Çünkü kahveci açmak, son yıllarda yeni nesil "küçük burjuva hayali"ne dönüştü. Lokanta açmak yerine kafe açmak daha havalı geliyor. İş yapmasa bile görünüşü kurtarıyor.

Ama kaç işletme bir yılı doldurabiliyor? Kaçı vergi borcunu düzenli ödüyor? Kaçı çalışanlarına sigorta yapıyor? Bu soruların cevabı yok.

Kahveciler çoğalıyor, evet. Ama kahveyle birlikte borçlar da, umutsuzluk da çoğalıyor.

Kürt Kentlerinde Bir Modernleşme İllüzyonu

Batman’da yükselen bu “kahve medeniyeti”, bize yeni bir modernlik vadetmiyor aslında. Bu, kopyala-yapıştır bir yaşam tarzının, Anadolu’daki taşra kentlerine zorla eklemlenmiş hâli. İstanbul’da ne varsa Batman’da da o olacak sanılıyor. Oysa bu halk, kahvesini bir zamanlar tandırın kenarında içiyordu. Emeği, kadimliği, üretimi vardı. Şimdi her şey hazır paket. Kahve bile, baristanın eliyle değil, makinenin tuşuyla geliyor.

Ve biz bunu “ilerleme” sanıyoruz.

Kahve Var, Umut Yok

Batman’da her kahveci açılışı, bir yönüyle kutlanacak bir şey gibi sunuluyor. Ama ben her açılan kafe tabelasında, açılmamış bir fabrika kapısı görüyorum. Her yeni kahve menüsünde, unutulmuş bir zanaatkâr görüyorum. Her “açılışa özel indirim” afişinde, ücretsiz kurs bekleyen gençleri görüyorum.

Batman kahveyle değil, işle, üretimle, adaletle kalkınmalı.

Biz Kürtler için modernlik, taklit değil; özgünlük olmalı. Bu toprağın kokusu, menengiçtir; karton bardaklardan içilen karamel aroması değil. Ve oryantalist önermelerde bulumadan Kürtler her şeyin en iyisine layık... Sizce de bu işte bir sorun yok mu? Kahve işin elbette bahanesi kimliksizleştirilmenin araçlarına yenik mi düşüyoruz?
 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve asopress.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.