Herkesin, Ape Musa’nın gölgesinde kendi cesaretini sınaması gerekiyor

Yaşam 20.09.2025 - 16:01, Güncelleme: 20.09.2025 - 16:01
 

Herkesin, Ape Musa’nın gölgesinde kendi cesaretini sınaması gerekiyor

Onun ardılları arasında cesur kalemler de çıktı; ama çoğu zaman gazetecilik, hakikatin izini sürmekten kimi zaman tarafgirliklerin gölgesinde kaldı.
Asopress - Dicle Fırat Zana  Musa Anter…  Halkın dilinde “Ape Musa.”  Onun adı anıldığında sadece bir gazeteci değil, aynı zamanda bir hafıza, bir vicdan, bir direniş geleneği gelir akla. 1920’lerin sonlarında doğup 1990’ların karanlığında susturulan bu büyük kalem, Kürt basınının, edebiyatının ve düşün dünyasının taşıyıcı sütunlarından biriydi. Anter’in gazeteciliği, bugünün klişe tabiriyle “hakikatin peşinde koşmak”tan çok daha ötesiydi.  O, resmi tarihin görmezden geldiği, yasakladığı, susturduğu dillerin, kimliklerin ve hayatların izini sürdü. “Kımıl” şiiriyle başlayan yolculuğu, devletin baskılarına, cezaevlerine, tehditlere rağmen kalemini bırakmayan bir ısrara dönüştü.  Kürtlerin anadilinde yazma ısrarı, sadece edebiyat için değil, aynı zamanda halkın varlık mücadelesi için de bir işaretti. Ape Musa’nın en büyük meziyetlerinden biri, yazılarını bir akademik soğuklukla değil; halkın diliyle, halkın içinden konuşarak yazmasıydı.  Onu okuyan bir köylü de, bir öğrenci de, bir aydın da aynı samimiyeti hissediyordu.  Yazılarında hem eleştirel aklın keskinliği, hem de sıcak bir yüreğin insancıllığı vardı. Ape Musa’nın ardından geçen yıllara bakıldığında, onun mirasını devraldığını birçok gazeteci dile getiriyor.  Onun mirası bugün yasaklara rağmen ayakta gelen gazetelerde, ajanslarda televizyonlardan görebiliyoruz. İktidarların ya da devletin tüm baskı zor mekanizmalarına rağmen ayakta kalabilen bir gazetecilik basın geleneği var. Ape Musa elbette ilk olmadı son da olmadı. Onun izinden giden gazeteciler öldürüldü, saldırıya uğradı, davalar açıldı ve cezaevlerine konuldu.  Öyle ya da böyle bir şekilde hepsi bu geleneği sürdürdü.  Tüm zorluklara rağmen kendilerini de eleştirmekten vazgeçmediler.  Onun ardılları arasında cesur kalemler de çıktı; ama çoğu zaman gazetecilik, hakikatin izini sürmekten kimi zaman tarafgirliklerin gölgesinde kaldı. Ape Musa’nın kalemi, “iktidarın değil, hakikatin yanında olma” düsturunu taşırken; kimi gazeteciler, kalemini farklı iktidarların basınçlarıyla eğmek zorunda kaldı. Bugün hâlâ onun adını anan binlerce genç gazeteciler var. Fakat Ape Musa’nın mirasına gerçekten sahip çıkmak, yalnızca onu anmakla değil; onun gibi korkusuzca yazmak, eleştirmek, “kayıp” olan hakikatleri bulup gün yüzüne çıkarmakla mümkün. Ape Musa’nın hayatı, geride kalanlara şu yalın dersi bırakıyor: Gazetecilik, bir meslekten öte, hakikate adanmış bir yaşam biçimidir. O, bu dersi kendi kanıyla yazdı.  Bugün bu topraklarda kalem tutan herkesin, Ape Musa’nın gölgesinde kendi cesaretini sınaması gerekiyor.
Onun ardılları arasında cesur kalemler de çıktı; ama çoğu zaman gazetecilik, hakikatin izini sürmekten kimi zaman tarafgirliklerin gölgesinde kaldı.

Asopress - Dicle Fırat Zana 

Musa Anter… 

Halkın dilinde “ Ape Musa.” 

Onun adı anıldığında sadece bir gazeteci değil, aynı zamanda bir hafıza, bir vicdan, bir direniş geleneği gelir akla. 1920’lerin sonlarında doğup 1990’ların karanlığında susturulan bu büyük kalem, Kürt basınının, edebiyatının ve düşün dünyasının taşıyıcı sütunlarından biriydi.

Anter’in gazeteciliği, bugünün klişe tabiriyle “hakikatin peşinde koşmak”tan çok daha ötesiydi. 

O, resmi tarihin görmezden geldiği, yasakladığı, susturduğu dillerin, kimliklerin ve hayatların izini sürdü. “Kımıl” şiiriyle başlayan yolculuğu, devletin baskılarına, cezaevlerine, tehditlere rağmen kalemini bırakmayan bir ısrara dönüştü. 

Kürtlerin anadilinde yazma ısrarı, sadece edebiyat için değil, aynı zamanda halkın varlık mücadelesi için de bir işaretti.

Ape Musa’nın en büyük meziyetlerinden biri, yazılarını bir akademik soğuklukla değil; halkın diliyle, halkın içinden konuşarak yazmasıydı. 

Onu okuyan bir köylü de, bir öğrenci de, bir aydın da aynı samimiyeti hissediyordu. 

Yazılarında hem eleştirel aklın keskinliği, hem de sıcak bir yüreğin insancıllığı vardı.

Ape Musa’nın ardından geçen yıllara bakıldığında, onun mirasını devraldığını birçok gazeteci dile getiriyor. 

Onun mirası bugün yasaklara rağmen ayakta gelen gazetelerde, ajanslarda televizyonlardan görebiliyoruz.

İktidarların ya da devletin tüm baskı zor mekanizmalarına rağmen ayakta kalabilen bir gazetecilik basın geleneği var.

Ape Musa elbette ilk olmadı son da olmadı. Onun izinden giden gazeteciler öldürüldü, saldırıya uğradı, davalar açıldı ve cezaevlerine konuldu. 

Öyle ya da böyle bir şekilde hepsi bu geleneği sürdürdü. 

Tüm zorluklara rağmen kendilerini de eleştirmekten vazgeçmediler. 

Onun ardılları arasında cesur kalemler de çıktı; ama çoğu zaman gazetecilik, hakikatin izini sürmekten kimi zaman tarafgirliklerin gölgesinde kaldı.

Ape Musa’nın kalemi, “iktidarın değil, hakikatin yanında olma” düsturunu taşırken; kimi gazeteciler, kalemini farklı iktidarların basınçlarıyla eğmek zorunda kaldı.

Bugün hâlâ onun adını anan binlerce genç gazeteciler var. Fakat Ape Musa’nın mirasına gerçekten sahip çıkmak, yalnızca onu anmakla değil; onun gibi korkusuzca yazmak, eleştirmek, “kayıp” olan hakikatleri bulup gün yüzüne çıkarmakla mümkün.

Ape Musa’nın hayatı, geride kalanlara şu yalın dersi bırakıyor: Gazetecilik, bir meslekten öte, hakikate adanmış bir yaşam biçimidir. O, bu dersi kendi kanıyla yazdı. 

Bugün bu topraklarda kalem tutan herkesin, Ape Musa’nın gölgesinde kendi cesaretini sınaması gerekiyor.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve asopress.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.