Salih Müslim: Bizimle birlikte yaşayan halklar da umutlarını bizde görüyorlar

Fotoğraf: MA

Asopress -  PYD Dış İlişkiler Sözcüsü Salih Müslim, Türkiye'de gerçekleştirilen 1980 darbesinin ardından Suriye’ye gelişiyle Kürt siyasetinde başlayan dönüşümü ve 1998’deki "uluslararası komplo" değerlendirmesinde bulundu. Müslim, Öcalan’ın Suriye’ye geldiği dönemde Kürt hareketinin dağınık olduğunu, ancak kısa sürede halkı örgütleyerek direniş ruhunu geliştirdiğini söyledi.

Mezopotamya Ajansı’dan Sema Bingöl'e konuşan Müslim 1984’te başlayan silahlı mücadelenin Rojava halkında özgürlük bilinci yarattığını dile getirdi. Müslim, bu gelişmenin uluslararası güçleri rahatsız ettiğini ve komplonun NATO destekli “Ortadoğu’yu yeniden dizayn etme projesi”nin bir parçası olduğunu belirtti.
Müslim’e göre Öcalan’ın Suriye’den çıkarılması, sadece Kürt halkı için değil, Suriye sistemi için de bir kırılma noktası oldu. Öcalan’ın ayrılışıyla Suriye’nin siyasi ağırlığını kaybettiğini ve sistemin çöktüğünü ifade etti.

Öcalan'ın Suriye'den çıkarılması Kürt siyasetinin uluslararaası bir komplo olarak değerlendirdiğini de aktaran Müslim, Kürt halkının büyük bir travma yaşadığını ancak bu durumun yeni bir direniş bilinci doğurduğunu da vurguladı. Müslim, “Özgürlük, Önderliğin özgürlüğüne bağlıdır. Bugün Rojava’da kadın özgürlüğü, eşitlik ve öz yönetim bu felsefenin sonucudur” dedi.


Sema Bingöl'e değerlendirmelerde bulunan Müslim röportajının tamamı şu şekilde: 

Salih Müslim, Abdullah Öcalan’ın Suriye’ye gelişi öncesi Kürt siyasetinin dağınık bir durumda olduğunu söyledi. 1950 sonrası kurulmaya başlayan partilerin halkı örgütleyemediğini ve öncülük edemediğini kaydeden Müslim, “Saldırılar karşısında parçalanıp dağıldılar” dedi.
 
Abdullah Öcalan’ın böylesi bir süreçte Suriye’ye geldiğini söyleyen Müslim, “1979’dan sonra Abdullah Öcalan ve yoldaşları Suriye’den Lübnan’a kadar nereye gittilerse orada direniş örgütlediler. 1982-83’e kadar Önder Apo’yu kimse tanımıyordu. ‘Heval Elî’ olarak biliniyordu. Ancak Apocuların var olduğunu biliyorlardı. Halk, burada kurulan kamplara gelip gitmeye başladıkça onları tanıdı. Çalışma yaptıkları yerlerde, evlerde konakladılar. O ailelerin hepsi birer dost, birer yurtsever oldu. Halk, Abdullah Öcalan’ı tanımaya, ona güvenmeye başlamıştı. 1984’ten itibaren de silahlı mücadelenin başlaması ile Rojava halkı bir bütün olarak mücadeleye katıldı. Çünkü halk siyasetsizlikten, baskıdan bıkmıştı artık. Halkta direniş ruhu, özgür irade ve özgür düşünce oluştu. O günden bugüne özgür düşünce yerini koruyor. 2012’de Rojava’da bu düşünceyi bir kez daha gördük” diye konuştu. 

‘HESAPLARI ALTÜST OLDU’
 
Suriye’de Kürtlerin örgütlenmesinin uluslararası kimi çevreleri rahatsız ettiğini söyleyen Müslim, “15 Ağustos’ta başlayan silahlı mücadele ve halkın desteği bazı uluslararası güçleri rahatsız etti. En başta da NATO güçleri rahatsız oldu. Kürtleri artık istedikleri gibi kullanamıyorlardı. Ortadoğu’da 50-60 milyon Kürt yaşıyor. Hepsinin uyanışı onların hesaplarını altüst edecekti. Bunu engellemek istediler. Gücün ve dinamiklerin Sayın Öcalan’ın elinde olduğunu anlamışlardı. Fikirleriyle halk direniş aşamasına geçmişti. Kaynağın Sayın Öcalan olduğunu anlamışlardı. Bu yüzden birçok kez suikast düzenlediler ve ondan kurtulmak istediler. Ancak başarılı olamadılar. Önder Apo kendi kendisini koruyordu. Arkadaşları ve halkı onu koruyordu” şeklinde konuştu.
 
‘KOMPLO ORTADOĞU’YU DİZAYN ETME PROJESİYDİ’
 
Suikastlerin başarısız olması üzerine Abdullah Öcalan’ın Suriye’den çıkarıldığına dikkat çeken Muslim, şunları söyledi: “Ortadoğu’yu istedikleri gibi dizayn edebilmek için bu projeyi gerçekleştirdiler. Komplo, Büyük Ortadoğu Projesi’nin bir parçasıydı. Komplo başlayınca 'Avrupa’ya git' dediler, ancak sonrasında bütün Avrupa kapılarını kapattı. O zaman anladık ki bu projelerini tüm Ortadoğu’ya yaymak istiyorlar. Bunun önünde Kürt halkı vardı, Sayın Öcalan da Kürt halkına önderlik yapıyordu. O yüzden ‘Öcalan’a saldıralım’ dediler. Tüm güçler komplonun içindeydi. En başta da NATO vardı. Komplo sonrası Üçüncü Dünya Savaşı başladı ve etkileri hala devam ediyor. Ortadoğu’yu dizayn etme savaşı da buna dahil. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra yeni devletler ortaya çıktı, Üçüncü Dünya Savaşı da o devletleri dizayn etme savaşıdır. Kürt halkı ile Önder Apo’yu buna kurban etmek istediler. Bugüne kadar mücadele devam ediyor. Komplo hala bitmedi. Önder Apo hala rehin. Kürt halkının buna karşı mücadelesi devam ediyor, her şey değişine kadar da devam edecek.”
 
‘KOMPLO SONRASI SURİYE SİSTEMİ ÇÖKTÜ’
 
Müslim, Abdullah Öcalan’ın ayrılışının ardından Suriye’de yaşanan gelişmelere işaret ederek, şunları kaydetti: “Sayın Öcalan Şam ve Lübnan’da iken Arap devletler ile çok sayıda görüşme gerçekleştiriyordu. Hafız Esat ile ilişkisi vardı. Onlara akıl veriyordu. O zaman Suriye devleti itibarlıydı. Amerika başkanı gelip Hafız Esat ile 5 saat boyunca Kürt meselesini görüşüyordu. Uluslararası ağırlığı vardı. Önderlik (Öcalan) Suriye’den çıkartıldıktan sonra Hafız Esat gitti, oğul Esat geldi. Suriye sistemi çökmeye başlamıştı. Öncesinde diktatör ve despot bir sistem de olsa yürüyen bir sistem vardı. Önderlik Suriye’den çıkartılınca onlar artık siyaset yapamadı, boşa düştüler. Sonuçları Suriye devletinin yıkılmasına kadar gitti. Komplo da bir diğer taraf da Kürt halkıydı. Komplo olunca her evde yas vardı. Çünkü umutlarını, özgürlüklerini, mücadelelerini onda görmüşlerdi. Hepsi ‘ne olacak’ diye düşünüyordu. Yüzlerce kişi Rojava’da bedenini ateşe verdi. Olan biteni dakika dakika takip edip, etkileniyorlardı. Orda ekilen ruh özgür yaşam ruhuydu. Halka ruh vermişti. Rojava’daki Kürt halkı değişmişti çünkü. Kürt halkı hakkını savunuyordu artık. Yaratılan bu direniş ruhunun sonuçlarını hala görmek mümkün.”
 
‘ÖZGÜRLÜK ÖNDERLİĞİN ÖZGÜRLÜĞÜNE BAĞLI’
 
“Zulüm ne kadar büyük olursa, direniş de büyük olur” diyen Müslim, şöyle devam etti: “Her açıdan büyük bir mücadele ortaya çıktı. Halk, ‘Önderliğimiz rehin alındı, onu nasıl kurtarabiliriz’ diyordu. Her şey Önder Apo içindi. Halk anladı ki özgürlükleri Önderliğin özgürlüğüne bağlı. Bu büyük bir etki yarattı. Bu etki bugün de devam ediyor. Kürt halkı tarihi öğrendi. Önder Apo'nun savunmalarını okudu. Bugün Rojava’da yaşananlar bu felsefenin sonuçlarıdır. Kadın hakları, eşitlik, direniş bu fikrin sonucudur. Yeni bir kişilik ortaya çıktı. Özgür Kürt kişiliği ortaya çıktı. Teslim alınan bir halktan, her şeye karşı direnen, kendisini yönetebilen bir halk ortaya çıktı. Komploya karşı da, DAİŞ, El-Nusra gibi barbar örgütlere karşı da mücadele ettiler. Yaşananların tümü ekilen mücadeleci ruhun, özgür iradenin sonuçlarıydı. Bizimle birlikte yaşayan halklar da umutlarını bizde görüyorlar. QSD tüm Suriye’ye umut oldu. Bu, Önder Apo’nun felsefesinin sonuçlarıdır.”

Kaynak: MA